Cap‑and‑Trade Nedir?
Cap‑and‑trade (sınır ve ticaret) sistemi, sera gazı emisyonlarını kontrol etmek için oluşturulmuş piyasa temelli bir araçtır. Bu sistemde yetkili bir kurum, toplam emisyonlar için bir üst sınır (cap) belirler ve bu sınır dahilinde emisyon yapma hakkı veren izinleri piyasaya sunar[1]. Şirketler bu izinleri satın alabilir, satabilir veya takas edebilir; böylece emisyonlarını azaltan işletmeler fazla izinlerini satarak gelir elde ederken, daha fazla emisyon yapanlar ek izin satın almak zorunda kalır.
Sistemin İşleyişi
Cap‑and‑trade sisteminin temel mantığı, emisyonların toplam miktarını azaltmak için ekonomik teşvikler yaratmaktır. Yetkili otorite her yıl azaltılacak toplam emisyon miktarını belirler ve buna göre izin sayısını kademeli olarak azaltır. Şirketler, ellerindeki izin sayısına göre emisyon yapabilir ve ihtiyaç fazlası veya eksiği durumunda piyasa üzerinden işlem gerçekleştirir. Bu mekanizma, emisyonların en düşük maliyetle nerede azaltılabileceğini belirleyerek verimliliği artırır[1].
Örnek Uygulamalar
Dünyadaki en bilinen cap‑and‑trade uygulamalarından biri Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’dir. Bu sistemde enerji ve sanayi tesislerine yıllık emisyon kotası tahsis edilir; firmalar ihtiyaç fazlası izinlerini satabilir veya açıklarını piyasadan satın alabilir[2]. Zamanla toplam izin miktarı azaltılarak emisyonların düşürülmesi hedeflenir.
Çin’in ulusal karbon pazarı da 2021 yılında faaliyete başladı ve şu anda dünyanın en büyük emisyon ticaret sistemi olarak kabul ediliyor. Başlangıçta enerji sektöründeki yaklaşık 2 200 tesisin emisyonlarını kapsayan sistem, ülkenin toplam emisyonlarının yaklaşık %40’ını kapsamaktadır[3]. Çin piyasası, emisyon yoğunluğu bazlı bir yaklaşım kullanarak tesislerin çıktı başına emisyonlarını sınırlamaktadır.
Faydalar ve Zorluklar
Cap‑and‑trade sistemleri, emisyon azaltımını maliyet etkin hale getirerek şirketleri inovasyon yatırımlarına yönlendirir. Karbon fiyatı, yatırım kararlarında öngörü sağlayarak düşük karbonlu teknolojilerin benimsenmesini hızlandırır. Ancak sistemin başarısı, izin sayısının doğru belirlenmesine ve izleme raporlama doğrulama süreçlerinin sağlam olmasına bağlıdır. Aksi takdirde aşırı izin arzı veya fiyat oynaklığı gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Sistem aynı zamanda eleştirilere de maruz kalır. Bazı çevre örgütleri, toplam emisyon sınırının çok düşük belirlenmediği sürece gerçek bir fayda sağlamayacağını savunur. Ayrıca, düşük fiyat dönemlerinde şirketlerin emisyon azaltımı yerine izin satın almayı tercih etmesi, karbon piyasasının etkinliğini azaltabilir[4]. Dolayısıyla cap‑and‑trade sistemlerinin karbon vergileri ve teknolojik teşvikler gibi diğer politikalarla desteklenmesi önemlidir.
Sonuç
Cap‑and‑trade, küresel iklim politikasının önemli bir parçası olarak karbon emisyonlarını azaltmak için etkili bir araçtır. Avrupa Birliği ve Çin gibi büyük ekonomiler tarafından benimsenen bu sistem, doğru tasarlandığında şirketleri temiz teknolojilere yatırım yapmaya teşvik eder ve serbest piyasa mekanizmalarını iklim hedefleriyle uyumlu hale getirir. Bununla birlikte, piyasa bütünlüğünün korunması ve gereksiz izin arzının engellenmesi için dikkatli düzenlemeler gerekmektedir.
Karbon piyasalarının geleceği, mevcut uygulamaların ötesine geçerek karbon çıkarımı ve yeni teknolojilere dayanacak. Uzmanlar, gönüllü piyasaların büyümeye devam edeceğini, ortadan kaldırma odaklı projelerin payının artacağını ve yenilikçi finansman araçlarının gelişeceğini belirtiyor. Bu alanda büyüme, yatırımcıların sürdürülebilirlik taahhütleriyle birleştiğinde, düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandırabilir.
Bununla birlikte, karbon kredilerinin kalitesi ve piyasaların bütünlüğü konusundaki sorular gündemde kalmaya devam ediyor. Şeffaflık, izlenebilirlik ve güçlü doğrulama mekanizmaları, güvenilir bir karbon piyasası için vazgeçilmezdir. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör, ortak kurallar ve en iyi uygulamalar etrafında işbirliği yaparak karbon piyasalarının etkisini maksimize edebilir.
Son olarak, iklim değişikliği ile mücadele yalnızca politika yapıcıların ve şirketlerin sorumluluğu değildir. Her birey, enerji verimliliğini artırarak, sürdürülebilir ulaşım seçeneklerini kullanarak ve tüketim alışkanlıklarını gözden geçirerek kendi karbon ayak izini azaltabilir. Emisyon kredileri, kaçınılmaz emisyonları dengelemek için yararlı bir araç olsa da, ilk adım daima emisyonları kaynağında azaltmaktır.
Uluslararası iklim hedeflerine ulaşmak için karbon kredilerinin yanı sıra karbon vergisi, temiz enerji teşvikleri ve yenilikçi teknolojik çözümler gibi başka politika araçlarına da ihtiyaç vardır. Bu mekanizmaların bir arada kullanılması, emisyon azaltımını hızlandırırken ekonomik büyümenin ve sosyal adaletin korunmasına yardımcı olabilir. Böylece, iklim eyleminin hem çevresel hem de toplumsal boyutları ele alınarak daha kapsayıcı ve etkili sonuçlar elde edilir.